GÜRÜLTÜ
İnsanlar üzerinde olumsuz etki istenmeyen ve dinleyene bir anlam ifade etmeyen hoşa gitmeyen seslere gürültü denir. Bu tanıma bakıldığında, sesin gürültü niteliği taşıması için mutlaka yüksek düzeyde olması gerekmediği anlaşılmaktadır. Özellikle büyük kentlerimizde gürültü yoğunlukları oldukça yüksek seviyede olup, Dünya Sağlık Örgütü’nce belirlenen ölçülerin üzerinde olduğu değerlendirilmektedir
Gürültünün sürekli bulunduğu ortamda çalışma kişide yorgunluk, zihinsel etkinliklerde yavaşlama, iş veriminin düşmesi, konsantrasyon bozukluğu, hareketlerin engellenmesi gibi bir çok olumsuz etki bırakmaktadır. Gürültülü ortamda çalışmaların bitmesi zamanla bu olumsuz etkiler ortadan kalkmaktadır.
Gürültü iç kulakta kohleanın içinde bulunan işitme tüycüklerinde haraplaşmaya neden olmaktadır. Yıpranan ve haraplaşan tüycüklerde hiçbir zaman yenileme olamamaktadır. Bu haraplaşma daha çok tiz frekanslar dediğimiz 4000 ile 6000 Hz arasında sık görülmektedir. Dolayısıyla önce bu tiz frekanslardan başlayarak kalıcı işitme kaybı oluşmaktadır. Kişi çalıştığı ortamdan ayrılsa dahi geri dönüşümü mümkün değildir.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğüne göre; ağır ve tehlikeli işlerin yapılmadığı yerlerde, gürültü derecesi 80 desibeli geçmemelidir. 4857 Sayılı İş Kanunun 78. Maddesine göre düzenlenen Gürültü Yönetmeliğinde ise, amacın işçilerin gürültüye maruz kalmaları sonucu sağlık ve güvenlik yönünden oluşabilecek risklerden korunmaları için alınması gerekli önlemleri belirlemektir demektedir. Gürültü Yönetmeliğinde en yüksek maruziyet etkin değerleri olarak 85 desibeli geçmemesi gerekmemektedir .
Ayrıca Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğine göre de Endüstriyel Tesisler için sanayi alanlarında gündüz vakti maksimum 70 desibel gürültüye izin verilmektedir. Diğer meskun mahallerde ise bu değerler daha düşüktür.
Gürültü kapsamında yapılan ölçümler; iş sağlığı ve güvenliği ile çevresel ortamlar açısından ilgili metotlar çerçevesinde değerlendirilerek periyodik olarak gerçekleştirilir.
Gürültünün sürekli bulunduğu ortamda çalışma kişide yorgunluk, zihinsel etkinliklerde yavaşlama, iş veriminin düşmesi, konsantrasyon bozukluğu, hareketlerin engellenmesi gibi bir çok olumsuz etki bırakmaktadır. Gürültülü ortamda çalışmaların bitmesi zamanla bu olumsuz etkiler ortadan kalkmaktadır.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğüne göre; ağır ve tehlikeli işlerin yapılmadığı yerlerde, gürültü derecesi 80 desibeli geçmemelidir. 4857 Sayılı İş Kanunun 78. Maddesine göre düzenlenen Gürültü Yönetmeliğinde ise, amacın işçilerin gürültüye maruz kalmaları sonucu sağlık ve güvenlik yönünden oluşabilecek risklerden korunmaları için alınması gerekli önlemleri belirlemektir demektedir. Gürültü Yönetmeliğinde en yüksek maruziyet etkin değerleri olarak 85 desibeli geçmemesi gerekmemektedir .
Gürültü kapsamında yapılan ölçümler; iş sağlığı ve güvenliği ile çevresel ortamlar açısından ilgili metotlar çerçevesinde değerlendirilerek periyodik olarak gerçekleştirilir.
İrtibatta Kalın